Söylenecek çok şey; hem var hem yok, dilimde dolanan kelimeler yanlış yere gider diye söylemez oldum. Bu hale sokanlar utansın…

         Biri astsubay on iki er sabaha karşı da bir şehit üç yaralı toplam zarar on dört şehit üç yaralı…

         Sonuç; yıkılan bir sürü ocak var şu an. Hangi evden ne feryat çıkıyor kim duyar ki? Annenin oğlu, canı koptu bağrından ondan başka kim sızlanır ki? Bir babanın şimdi derin feryadı hangi bacadan tüter ki? Yanan ocakları kim dağlar? Tezkereyi bekleyen yâre kim mendil uzatıp ta içine su serper? Vatan borcu ödediler ya hangi bürokrat ne taziye gönderir Genel Kurmay Başkanına, sanki sadece bizim evlatlarımız başkasının değil!...

         Benim içim yanıyor. Ama yanmakla kalıyor. Ne yapabiliyorum. Hiç kocaman bir hiç… Allah rızası için siz hiçbir şey yapmamakla kalmayın ve elinizi vicdanınıza götürün biz İzzet’imizi verdik daha ne İzzet’ler ne Mehmet’ler veririz. Allah sonumuzu hayır etsin. Çıkacaksa dünya savaşı varsın çıksın, öleceksek vatan uğruna yalnızca yavrularımız değil, biz de ölelim. Bizler rahatız, onlar da biz rahat olalım diye gece gündüz uğraşıyorlar. Biz ne yapıyoruz?

·        Açmışız tv kanalını hangi sanatçı ne yapıyor diye onu takibe!

·        Açmışız kanalı kim kime ne dedi diye!

·        Önemli programları gece yarısı veriyorlar; terör hakkında, Türkiye’nin vaziyeti hakkında bilgi almak için 00:00 bekleniyor!

·        Aksam ana haber bültenlerinde 20 reklâm 10 magazin bir iki tanede (o da mecburiyetten ya) yavrularımın haberlerini alıyorum!

Elalem uzay çağına çıktı, bizi hala birileri gözetliyoruz! Sabah programları etik anlayışından uzak, sokakta ki çocuklarımız, gençlerimiz batı kültürü ile yetişiyor…

 neyse uzatmayacağım tutacağım dilimi…

Biz ki yedi düvele nam salmış bir toplumuz, biz ki 3 kıtaya yayılmış bir imparatorluğun torunlarıyız, biz ki Cumhuriyetin bekçileriyiz. Böyle mi beklenir…

Şiiri şehitlerime armağan ediyorum!...